M

Miguel de Cervantes

Miguel de Cervantes Biyografisi

Don Kişot romanının yazarıdır.

Miguel de Cervantes, 29 Eylül 1547 tarihinde Alcalá de Henares, İspanya’da Madrid yakınlarında annesi Dona Leonor, gezgin bir eczacı cerrah olan babası Ruy (Rodrigo)’nun yedi çocuğundan dördüncüsü olarak doğmuştur. Ahenkli bir eğitim görmemesine rağmen, sonra başkent olan Madrid‘de kendi kendini yetiştirme olanağı buldu. Bu sırada, az önce yirmibir yaşındayken, yazdığı şiirler onun üstün düş gücünü, yazı kabiliyetini gösteriyordu.

Miguel de Cervantes, 1568 yılında yirmi bir yaşındayken Madrid’de bir bayan meselesi yüzünden düelloda rakibini ağır bir şekilde yaralar. O dönem kanunlarına göre düello kesinlikle yasaktır ve yapanlara ağır cezalar verilmektedir. Cervantes’in gıyabında yapılan duruşmada ırk önünde sağ elinin bilekten kesilmesine ve on yıl için İspanya Krallığı sınırları dışına sürülmesine karar verilir. Bu şart üstüne Cervantes kaçarak Madrid’den ayrılıp İtalya’ya Roma’ya gitti, 1570’de Kardinal Giulio Acqua Vivâ’nın maiyetinde mabeyinci olarak çalıştı.

1570 yılında Osmanlı padişahı II. Selim Kıbrıs’ı ele geçirince Papa V. Pius Osmanlılara aleyhinde birlik çağrısında bulundu. Çağrıya yalnızca İspanya ve Venedik karşılık verdi. Miguel de Cervantes, 1571 yılında, İspanya ile Venedik’in Türkler’e aleyhinde hazırladığı deniz seferlerine bir asker olarak katıldı, 7 Ekim 1571 tarihinde yapılan İnebahtı Deniz Savaşı‘nda katılan ve Marquesa adlı kadırgada yer alan Cervantes, iki defa göğsünden yaralandı, bir top güllesiyle sol kolu sakat kaldı.

26 Eylül 1575 tarihinde Napoli’den İspanya’ya dönerken, bulunduğu gemi Türk korsanlarının eline geçti, Miguel de Cervantes yakalandı ve esir olarak Cezayir’e götürüldü. 1575-1580 yılları arasında Cezayir‘de yaşadı. Kılıç Ali Paşa Camii’nin inşaatında duvar işçisi olarak çalıştırıldı. Burada beş yıl tutsak kaldıktan sonradan İspanya’daki ailesinin istenen fidyeyi sağlaması üstüne özgürlük bırakıldı. Hayatının bu beş takvim devresinde, birkaç kere kendisini ve esir arkadaşlarını kurtarmaya kalkıştıysa da başarısızlığa uğradı. cervantes.jpg Cervantes Daha Sonra yarattığı «Don Kişot» adlı eserinde bu maceralarının büyük etkisi vardır.

19 Eylül 1580 tarihinde İspanya’ya ulaştıktan sonra saraydan tayin alamayınca düş kırıklığına uğradı. 1581 yılında İspanya Kralı II. Felipe’in Oran’a gönderdiği Cervantes bir süre daha sonra baştan işsiz kalır. İş bulmak nedeniyle Güney Amerika kolonilerindeki arayışları da boşuna çıkınca 1583 yılında Madrid’e döner ve bundan sonraki hayatında en iyi yapacağı işe girişip edebiyata yöneldikten sonradan yirmi otuz civarında oyun yazdı. 1584 yılında La Galatea adlı romanını yayımladı. Aynı yıl Esas Franca de Rojas adlı birinden bir kızı olsa da, benzer dönemde varlıklı bir çiftçinin kızı Catalina de Salazar ile evlendi ve ailesini geçindirmek için donanmada ahır sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Görevi sırasında bir takım usulsüzlükler sebebiyle, dolambaçlı olarak suçlu bulunduğu için hapis cezası alır. Hapisten çıktıktan sonradan ücret toplayıcısı olarak işe başlar, oysa 1597’de bilinmeyen bir nedenle bu devlet memurluğundan kovulur.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Martin Linnes

Miguel de Cervantes, İspanya’ya döndükten sonra bütün ilgisini edebiyat üstünde topladı. Yazdığı şiirler, piyesler ve «Galetea» adlı romanı ona ne maddî, ne de manevi bakımdan bir şey kazandırmadı. Fazla yoksul bir hayat yaşıyordu. Cervantes nihayet 1605 yılında «Don Quijote» (Don Kişot)’u yazdı. Bu eserde İspanya’daki hayatı ve insanları, kuvvetli hayal gücüyle ve büyük yazı yeteneği ile hicvediyordu. Bu, fazla yönü olan, eşi daha önce denenmemiş bir eserdi. Cervantes, genel etik düşüncesiyle insanların psikolojik ve estetik tecrübelerini öylesine kaynaştırabilmiştir ancak, sonra «roman» adını bölge yazınsal türün gelişmesi «Don Kişot» un etkisiyle mümkün olmuştur.

Don Kişot romanının ana tam adı La Mançalı Becerikli Asilzade Don Kişot (El Ingenioso Hidalgo Don Quijote de la Mancha)’dır. Don Kişot’un iki dünya arasında sıkışıp kalmış olması gibi Cervantes de Homeros ile Balzac’ın arasında sıkışıp kalmıştır. Bu sebeple Miguel de Cervantes, destan söyleyen son ozan ve modern anlamda bir roman kurgulayan ilk romancıdır. Don Kişot’un 1605’te birincil cildini, 1615’te ise ikinci cildini yayımladı.

Don Kişot, şövalyelerin yiğitlik öykülerini okuya okuya hafiften aklını kaçırmış yaşlıca bir adamdır. Okuduğu öykülerin hakiki olduğunu sanarak, kendi de şövalye olmaya ve kahramanlıklar yapmaya karar verir. Cervantes bu romanında şövalye kahramanlık öyküleriyle alay eder. Don Kişot hanları şato, yel değirmenlerini dev sanır; kurtarılmak istemeyen genç kızları kurtarır; olmayan tehlikeleri sezer ve atıldığı serüvenlerden hayal kırıklığına uğrayarak endişe ve utanç içinde geri döner. Cervantes’in Don Kişot’ta insan doğasını fazla derinden kavradığı görülür.

donkisot.jpgBrüksel’deki Don Kişot heykeli.

Don Kişot adlı eseri ile tüm dünyada tanınmıştır. Eserde yazarın kendi hayatıyla alay ettiği ve kahramanla arasında bolca benzerlikler olduğu görülür. Don Kişot dünyanın en çok okunan eserlerinden biridir ve 38 dile çevrilmiştir. Bu eser hâlâ dünyanın en fazla okunan romanları arasındadır.

Miguel de Cervantes, o zamanlar Belli Başlı Franca de Rojas adlı birinden bir kızı olsa da 1584 yılında Catalina de Salazar ile evlendi.

1600’lü yılların başlarında yazdığı tahmin edilen Oviedolu Katalina Sultan, yazarın İstanbul ve Topkapı Sarayı hakkında bilgilerin en çok yer aldığı eseridir. Cervantes bu eserde otobiyografik kesitler sunarken, bununla beraber döneminin bir takım gerçeklerine de değinir. Oviedolu Katalina Sultan, Cervantes’in manzum olarak yazılmış, üç perdeden oluşan tiyatro eserlerinden biridir. Olay örgüsü XVI. yüzyılın sonlarında, III. Murat’ın padişahlığı esnasında İstanbul ve Topkapı Sarayı’nda geçmektedir.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Müge Ökten

Cervantes’in hayatı, bütün dehasına ve şöhretine rağmen gereksinim içinde geçmiştir. 1616’da, 23 Nisan günü, Stratford-on-Avon’ da ünlü İngiliz edebiyatçısı William Shakespeare ölürken, Madrid’te de benzer gün büyük İspanyol yazarı Miguel de Cervantes, fazla fakir bir insan olarak hayata gözlerini yumuyordu.

Miguel de Cervantes, 23 Nisan 1616 tarihinde İspanya, Madrid’te 69 yaşında ölmüştür.

Kitapları :
1584 – La Galetea
1600 – Oviedolu Katalina Sultan
1605 – Don Quijote / Don Kişot
1613 – Novelas Ejemplares (Örnek Alınacak Hikayeler)
1614 – Viaje del Parnaso (Parnassus’a Yolculuk) uzun bir şiiri
1615 – Entremeses Nuevos (Yeni Araoyunlar)

DON KİŞOT – Roman br> Don Kişot, Manchalı bir asilzadedir ve şövalye romanlarının etkisiyle haksızlıklara karşı savaşmak için, sıska atı Rossinante ile evinden ayrılır. İlk macerası yeldeğirmenleriyle savaşmak olur, yaralanır ve eve dönüşünde komşusu onu zarar görmüş halde yolda bulur. İyileşir iyileşmez benzer maceraları tekrar kötüleşmek üzere yanına yardımcısı Sancho Panza’yı da alıp yola koyulur. Don Kişot ve Sancho, yollarına devam ederler. Don Kişot ve Sancho her tarafta, dayak yedikleri pazar yerine gelirler. Don Kişot, düşman ordusu zannederek bir koyun sûrüsüyle çatışmaya girer… Şarap fıçılarını dev gibi görür ve onlara karşısında savaşır. Kutsal Kardeşlik Birliği, Don Kişot’u durdurur ve onu kandırarak köyüne gönderir.

“O sırada, o ovada yer alan otuz kırk yeldeğirmenine rastladılar; Don Quijote onları görür görmez, silahtarına dedi ancak: “Talihimiz, olayları bizim isteyebileceğimizden de daha iyi bir şekilde yönlendiriyor. Bak şuraya, arkadaşım Sancho Panza, ileride otuz ya da biraz fazla, azman dev var. Onlarla savaşıp hepsini öldürmek niyetindeyim, elde edebileceğimiz ganimetle zenginleşmeye başlarız. Bu kötü tohumları yeryüzünden silmek bahtı açık bir savaştır, Tanrı’ya büyük hizmettir.” “Hangi devler?” dedi Sancho Panza. “İşte şu gördüklerin,” diye cevap verdi efendisi; “Şu uzun kollu yaratıklar; kiminin kolları iki fersaha varır bunların.” “Lakin efendim,” dedi Sancho, “o görünenler dev yok, yeldeğirmeni; kola benzer şeyler de, kanatları; rüzgâr onları döndürdükçe onlar da değirmentaşını hareket ettirir.” “Serüven konusunda tecrübeli olmadığın belirli,” dedi Don Quijote. “Bunlar dev; sen korkuyorsan kenara çekil, sırası gelmişken dua et; ben kıyasıya dövüşmeye gidiyorum tek başıma.” Bunları söyleyip atı Rocinante’yi mahmuzladı; silâhtarı Sancho’nun saldıracağı şeylerin muhakkak dev değil yeldeğirmeni olduklarına dair haykırışlarına kulak bile vermedi. Dev olduklarından pek emindi ama, ne silâhtarı Sancho’nun sesini duyuyor, ne de, epeyce yaklaştığı halde, ne olduklarını farkediyordu.”

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Mehmet Genç

Miguel de Cervantes’den anlamlı sözler :
– Her alımlılık âşık etmez; bazılarına bakmaktan hoşlanılır lakin açlık uyandırmazlar; her çekicilik âşık etse, arzu uyandırsa, kalpler karmakarışık olur, yolunu şaşırır, nerede duracaklarını bilemezlerdi; çünkü sayısız güzel insan olduğundan, istekler de sayısız olurdu.
– Herkes yaptığıyla ölçülür.
– Fena hareketler, ne değin yerden aniden biten bitkilere benzese de, yine de insan onlardan kolayca çoğu şeyler öğrenebilir.
– Yaşamak ve öğrenmek hoş şeylerdir.
– Akıllı insan, bütün yumurtalarını bir tek sepete koymaz.
– Aşk, herkesi eşdeğer kılar.
– Aşkın gözlükleri böylece pembedir oysa, bakırı altın, yokluğu varlık, gözdeki çapağı inci gibi gösterir.
– Beygir, sahibine göre kişner.
– Bal, eşeğin ağzı için değildir.
– Kuru pantolon ile balık tutulmaz.
– Borcunu ödememek kararıyla alışveriş yapan için, fiyatın önemi yoktur.
– Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır, ama bu kiminde gramladır, kiminde kiloyla.
– Dost mu dedin? Kulağa kaçan piredir o.
– Fakirlik, aşkın büyük düşmanıdır.
– En büyük yıkım ölümdür.
– Bir kapı kapanırken, öbür açılır.
– Şiddetli fırtınanın ardından sessizlik kazanç.
– Doğru bir kadının güzelliği ateşe benzer: Yaklaşmayana hiçbir zararı dokunmaz.
– Aşk ne ile beslenir? İltifat ile.
– Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer.
– Önüne musibet etme fırsatı çıkmamış kişiye, iyiliğinden ötürü teşekkür edilebilir mi?
– Eldeki serçe, uçan turnadan iyidir.
– Bütün acılar azalır, yeter fakat ekmeğin olsun.
– Özlem, dünyanın en güzel salçasıdır.
– İyi bir ağaca sarılan gölgesiz kalmaz.
– Zamanın unutturamayacağı anı, ölümün dindiremeyeceği acı yoktur.
– Askerler için barut kokusu, lavanta kokusundan üstündür.
– Deneyim bilginin anasıdır.
– Şerefim yaşamımdan daha değerlidir.
– Arkadaş uğrunda ölmek basit, ama uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur.
– Varlıklı dullar bir gözleriyle ağlarlar, öbürünü kırparlar.
– İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yaşar.
– Hayat bozuk para gibidir. İstediğiniz değin harcayabilirsiniz. Fakat yalnızca bir defa.
– Aşk saadetini kim elde eder? Susan kimse.
– İhanet insanın hoşuna gider lakin hainler iğrençtir.
– Bir yılda zenginleşmek isteyen, altı ayda asılır.

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı