Necati Doğru

Necati Dürüst Biyografisi

Sözcü gazetesinde yazarlık yapmaktadır.

Necati Içten, 1 Aralık 1945 tarihinde doğmuştur.

Necati Içten, belirgin kalemi ile bilinir döneminin bakanlarıyla daima didişir.

Necati Içten, 1982 yılında Güneş gazetesinin ekonomi bölümü sorumlusu olarak atama yaptı. Önce Güneş Gazetesi’nde sonradan Cumhuriyet gazetesinde Cüneyt Arcayürek ile birlikte çalıştı. Uyruk gazetesinde çalıştı. 1985 yılında Cahit Düzel Hürriyet’cilt ayrılıp Milliyet’e gidince, Hürriyet Gazetesi’ne Necati Doğru ekonomi müdürü olarak transfer edildi.

Necati Doğru, 2003 yılında Sabah Gazetesi’nde yazarlık yaptı. Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Sansürlenen yazsından ötürü 19 Mart 2010 tarihinde ayrılıp 2 Nisan 2010 tarihinde Sözcü Gazetesine geçti.

Söyapmaktadır.

Necati Dürüst, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazdığı yazı nedeni ile duruşma 11 ay 20 gün hapis cezası verdi ve cezasını para cezasına çevirdi.

Necati Içten, yazılarında espirili dille eleştiri yaparken bazen fıkralara da yer verir.

Necati Doğru’dan fıkralar :
“Çukurova geleneğidir. Düğünden sonradan ertesi gün gelin evinde benzeşen, dost, hısım, akraba, konu kоmşu toplanırlar. Hayırlı olsun dileklerini sunar, “gelin öyle hamarat, pek güzel, boylu poslu” diye överler. Duvak mevlüdü оkunduktan daha sonra gelen konuklara yeni gelin hizmet eder. Bir mutfağa, bir sоfaya, bir salona ikram için koştururken, heyecandan yüksek sesli olarak yellenir. (Yellenmek: Karındaki gazların gerisinden çıkmasına yol vermek)
Gelin mahcup olur.
Kayın validesine döner:
“Anne bu kapı çok gıcırdıyor. Yağlamak lazım” diye mahcubiyetini bastırmaya çalışır.
Kayınvalide eski kurttur.
Hazır cevap.
“A be gelin kızım sesini kapı gıcırtısına uydurduk fakat kokusunu netcez…”

Fıkrayı gönderen Adanalı Orhan Yeldan diyor fakat; “Meclis rüşvet ve yolsuzluğun çıkardığı sesi kapı gıcırtısına uydurdu lakin ayakkabı kutusu içindeki dolarları, bakan oğullarının yatak odalarında adam boyu kasaları, bakan koluna takılmış 700 bin liralık saati, değerinde biçilemeyen piyano ile doğru olduğu onaylanan ses kayıtlarının yaydığı kokuyu netcez!

İPİN HESABI!
Adam çulsuzun biriymiş. Gücü ele geçirmiş. İktidar olmuş. Çalmış, çırpmış, yağmalamış. Fazla varlıklı olmuş. Ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkar olmuş: “Öldüğüm ve mezara gömüldüğüm ilk geceyi kim sabaha dek benimle beraber geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyоrum” diye vasiyet vermiş. Haber duyulmuş.
Kimse yanaşmamış.
Nihayet bir hamal, “Benim sadece sahip olduğum bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar kaam sabaha zengin çıkarım” diye düşünüp kabul etmiş.
Defin bitmiş.
Birlikte kabre koymuşlar.
Gece olmuş.
Sorgu-Sual melekleri (Münker ile Nekir) gelmiş; bakmışlar kabirde bir ölü bir canlı var. Sorgu ve suale “canlı olandan başlayalım” demişler ve hayatta sadece sahip olduğu serveti bir hamal ipi olanı sorgulamaya başlamışlar.
Bu ip kimin?
Nereden aldın?
Kimden aldın?
Niye aldın?
Nasıl aldın?
Neyin karşılığı aldın?
Sorgu sual sabahtan şafak sökene kadar devam etmiş. Sorgu sual melekleri yarın akşam “sorguya devam edeceğiz” demişler ancak vasiyet gereğince sabahleyin mezar açılmış ve hamala “cilalı servetin yarısı senin” demişler.
Aman demiş hamal!
İstemem, kalsın.
Bir ipin hesabını veremedim. Bu dek çalınmış servetin hesabını nasıl açıklarım?