N

Neyzen Tevfik

Neyzen Tevfik Biyografisi

Şair ve neyzen. Reel adı Tevfik Kolaylı‘dır. Neyzenliğinin yanı sıra yergi ve taşlamaları sıkça kullandığı şiirleriyle adını duyuran Tevfik, bu türün Nef’î ve Eşref‘ten daha sonra üçüncü kayda değer temsilcisi sayılmaktadır. Kara mizahın da ustası olan Tevfik’in şiirleri Azâb-ı Mukaddes adındaki kitapta toplanmıştır. Toplumsal kuralları hiçe sayan yaşam tarzı ve hudut tanımaz hicivleriyle döneminin en çok dikkat çeken isimlerinden biri olan Tevfik, yergilerini çoğunlukla siyasal ve dinsel baskıya, çıkarcılığa yöneltmiş, toplumdaki bütün haksızlıkları çekinmeden dile getirmiştir. Yüz dek plak dolduran Tevfik’in en ünlü eseri “Nihavent Saz Semaisi“dir.
24 Mart 1879‘da rüştiye mektebi muallimi Hasan Fehmi Bey ve Emine Hanım‘ın çocuğu olarak Bodrum‘da dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle Urla‘da bulunuyorlardı. Tevfik’in ressam bir neyzen olan Berber Kazım‘la tanışması hayatındaki dönüm noktalarından biri olacaktı. Zira Berber Kazım’dan nota ve yöntem bilgileri öğrenerek başladığı ney çalışmalarını kendi kendine ilerletecekti. Neyzen Tevfik’in şiire olan ilgisi de Bodrum’daki çocukluk yıllarına rastlıyordu. Dönemin gezgin saz şairlerinden dinlediği “Leylâ İle Mecnun“, “Tahir İle Zühre“, “Açlık İle Kamber“, “Ferhat İle Sevimli” gibi insanlar hikâyeleri Neyzen’i fazla etkiliyordu.

O dönemde ilk epilepsi krizini geçiren Tevfik, okulu bıraktı ama bir zaman daha sonra babası onu İzmir İdadisi‘ne kaydettirdi. Ama hastalığı nedeniyle burda da eğitimini tamamlayamayan Tevfik, kendi kendine Farsça öğrendi ve Ney’e duyduğu tutkuyla İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Burada Tokadizade Şekip, Tevfik Nevzat, Ruhi Baba ve Şair Eşref gibi o kadar fazla ünlü isimle ile tanışan Tevfik’e Şair Eşref hicvin kapılarını açtı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Nihal Koldaş

1898 yılında, medrese öğrenimi elde etmek için istanbul’a taşınan ve Fethiye Medresesi‘ne başlayan Tevfik’in o dönemde birincil şiiri “Muktebes” dergisinde yayımlandı. Okuldan fazla Galata ve Kasımpaşa Mevlevihaneleri‘nde zaman geçiren Tevfik, 1902‘de Bektaşi dervişi oldu. Mehmet Akif Ersoy‘la tanıştıktan daha sonra dönemin seçkin müzisyen ve edebiyatçılarının olduğu entelektüel bir çevreye giren Tevfik, 1901 yılında, cüppe ve şalvar giyilen medresede Akif’in verdiği setre pantolonunu giyince dışlandı ve bu yüzden Fethiye Medresesi’nden ayrıldı. Babasının da arkadaşı olan Musa Kâzım Efendi doğruca Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci, Şair Şeyh Vasfi, İbnülemin Mahmut Kemal, Tevfik Fikret, Uşakizade Halit Ziya, Ahmet Rasim, Tanburi Cemil, Hacı Arif Bey ve Yunus Nadi gibi edebiyatçılarla tanışan Tevfik bir yandan da Mehmet Akif’ten Farsça ve Fransızca dersleri alıyordu.

Gramofonu Türkiye’de ilk olarak, sahibi olduğu “Gülistan Plak Mağazası”nda satan Hâfız Âşir Bey‘le bir plâk kaydeden Tevfik, bir yana da kendisi gibi istibdata aleyhinde olan arkadaşlarıyla bir araya geliyordu. Sirkeci‘deki Güneş Kıraathanesi’nde toplandıkları bir gün Tevfik’in Jön Türk hareketiyle ilgili düşüncelerini öğrenen Ziya Şakir onu ihbar etti ve Tevfik 15 gün süreyle göz aşağı tutuldu. Serbest bırakıldıktan daha sonra Sütlüce Bektaşi Tekkesi’ne sürekli Tevfik, siyasi baskının artması nedeniyle yurt dışına gitmeye karar verdi. 1902 yılında Mısır‘a dışarı giden Tevfik, burda neyzenler kahvehanesi açtı ve plak da doldurdu. Bir arkadaş toplantısında Jön Türklerle ilgili olarak çıkan tartışmada sarhoşluğunun etkisiyle tabancasını ateşlediğinden altı ay hapse mahkum edilen Tevfik, birbuçuk ay sonra özgürlüğüne kavuştu. Tevfik keza Deccal dergisine yazdığı ve II. Abdülhamit‘i hicveden şiirinden nedeniyle idama mahkum edildi ve bir zaman Bektaşi tekkelerinde gizlendi.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Nagihan Karadere

II. Meşrutiyet‘in ilânından daha sonra Mısır’dan ayrılan Tevfik Çemberlitaş‘ta bir han odasına yerleşti. Ferah Tiyatrosu’nda sahnelenen “Sabahtan-ı Hürriyet” adlı oyunun İttihat ve Terakki’ce yasaklanması üstüne yaptığı hitabe yüzünden tutuklanan şair kısa bir süre daha sonra bağımsızlık bırakıldı. 1910 yılında babasının onaylamadığı oysa annesinin ısrar ettiği bir evlilik yapan Neyzen Tevfik’in Cemile Hanım’la evliliği kızı Leman’ın doğumundan üç ay sonradan sona erdi.

Neyzen Tevfik, I. Dünya Savaşı yıllarında, Muhtar Paşa‘nın emrinde mehterbaşı olarak askerlik yaparken, Paşa’yla kavga etti ve askerden atıldı. sonradan dönemin harbiye nazırı Enver Paşa‘nın yalısında mehter takımının verdiği konserde Romanya zorlama komutanının ilgisini çeken Tevfik, davetli olarak gittiği ülkede piyano eşliğinde bir konser verdi.

1919 yılında, birincil kitabı “Hiç”i yayınlayan Tevfik, 1923‘te, kardeşi Şefik Kolaylı‘nın bulunduğu Ankara‘ya gitti ve bu dönemde Ulusal Kurtuluş Savaşı‘nı ve Mustafa Kemal ATATÜRK‘ü yücelten şiirler yazdı. 1924‘te arkadaşı Hasan Sâit Çelebi‘nin yardımları ile yazdıklarını Azâb-ı Mukaddes adı aşağı yayımlamaya çalışan şairin bu girişimi başarılı olmayacaktı. Zira iki formadan sonra noktalanan bu çabası şairi epeyce üzecekti.

1926 yılında çok sevdiği Atatürk‘le tanışan Tevfik, bir sene sonra sara nöbetleri ve içki yüzünden bundan böyle sık sık gideceği Zeynep Kâmil Hastanesi’nde çare görmeye başladı. 1928 yılında, dostu Mehmet Akif’i bakmak için yeniden Mısır’a giden ve bir yıl dek Akif’in yanında kalan Tevfik, İstanbul’a döndükten sonra dönemin valisi ve belediye başkanı Muhiddin Üstündağ‘ın girişimi ile konservatuvarda görevlendirildi.

40’lı yıllarda Mazhar Osman ve Rahmi Duman‘ın çabasıyla Bakırköy Akıl Hastahanesi’nin 21 nolu koğuşu Tevfik’e ayrıldı. Tevfik 9 Mart 1946‘da basın yararına düzenlenen bir konserde verdiği ney resitaliyle şairliği değin neyzenliğinin de epeyce başarılı olduğunu bir defa daha kanıtlamış oldu. Daha önce gerçekleştirmek istediği oysa başarısız bir teşebbüs olarak sonuçlanan “Azâb-ı Mukaddes” isimli kitabının yayımlanması yakın dostlarından İhsan Ada‘nın çabasıyla 1949 yılında gerçekleşti.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Namık Kemal

1951 yılında “Onu Affettim” adlı bir filmde kayda değer bir karakteri canlandıran Neyzen Tevfik, daha sonra Suzan Yakar‘la başrollerini paylaştığı “Gözü Yaşlı Şarkı” adlı filmde kamera önüne geçti. Bir yıl daha sonra yakın arkadaşlarının ısrarlarıyla Şehir Komedi Tiyatrosu’nda jübilesini yapan Tevfik’in hayatı 28 Ocak 1953‘te sona erdi. Cenaze namazı Beşiktaş‘taki Sinan Paşa Camii‘nde kılınan meşhur şairin cenazesine aralarında devlet adamları, siyasetçiler ve sanatçıların da olduğu büyük bir topluluk katıldı.

Neyzen Tevfik’ten

Ne ararsın Tanrı ile aramda,

Sen kimsin ancak orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yahut haramda,

Başı açığa neden türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne,

Yahut sana bir zararı içerim

İkimizde gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esir iken olası müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk`e dua et…

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dininden de soğuyacak bu ahali.

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk`e dil uzama nedensiz

Sen anandan yine çıkardın amma

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı