Y

Yılmaz Güney

Yılmaz Güney Biyografisi

Yönetmen, oyuncu, senarist ve öykü yazarı. Gerçek adı Yılmaz Pütün‘dür. Türk sinemasında çığır açan yapımlara imza atmış, Yeşilçam’ın klişelerini sarsmış, siyası duruşu, mahkûmiyeti ve başarılı yönetmenliğiyle kilometre taşı olmuştur. Çirkin Kral lakaplı Güney, hapishane yıllarında kaleme aldığı Yol adlı filmin senaryosuyla Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü kazanmıştır. Umut, Dost ve Sürü Güney’in önemli filmlerinden bazılarıdır.
1 Nisan 1937‘de bir emekçi ailesinin iki çocuğundan biri olarak Adana‘nın Yenice köyünde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamlayan Güney, çocukluk yıllarında pamuk işçiliğinden gazoz ve simit satıcılığına dek farklı alanlara yönlendirilmiş işlerde çalıştı. Güney, ilerleyen yıllarda And Film ve Kemal Film şirketlerinin alan temsilciliklerinde film dağıtımcılığı yaptı. Edebiyatla ilgilenen ve öyküler yazar Güney, üniversite eğitimini elde etmek üzere Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘ne kaydoldu. Bu süre içinde sanatçı yönetmen Atıf Yılmaz‘la tanışan Güney, rejisörün desteğiyle sinema dünyasına birincil adımını attı. 1959 yılında yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik filmlerinin senaryolarını yazar ve oyuncu olarak da bu yapımlarda performans belirten Yılmaz, Karacaoğlan‘ın Karasevdası isimli filmde yönetmen yardımcılığı yaptı. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere öyküler yazan Güney’in edebiyat ve kalemle ilişkisi de hep enerjik oldu. Oysa Onüç dergisinde yayımlanan “Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri” adlı öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı, 1961 yılında 18 ay hapis cezasına ve 8 ay Konya‘ya sürgün cezasına mahkûm oldu.

1963 yılında mahkûmiyet sonrası yeni hayatına merhaba diyen Güney, tutkuyla bağlı olduğu sinemaya döndü. Minik bütçeli ve sıradan serüven filmlerinde rol almaya başlayan Güney, zor temalı bu filmlerde canlandırdığı ezilen fakat yazgısını kabul etmeyen; kötülüğe karşı tek başına direnip uğraş eden içten Anadolu çocuğu karakteriyle popüler oldu. Anadolu izleyicisi Güney’in çizdiği bu profille kendini özdeşleştiriyordu ve aktör bu özellikleriyle kendine sağlam bir yer edindi.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Yılmaz Zafer

Güney’in o dönemde izleyiciyle buluştuğu filmlerden biri de Çirkin Kral‘dı. Bu filmden daha sonra Çirkin Kral olarak anılmaya başlayan aktör, senaryosunu kendisinin kaleme aldığı, Ömer Lütfü Akad‘ın yönetmenliğini yaptığı Hudutların Kanunu filmindeki sade ve abartısız performansıyla Türk sinemasında yeni bir oyuncu tipi yarattı. Efsaneleşmeye dürüst şipşak dışarı giden aktör, Yeşilçam‘daki iyi karakterlerin yakışıklı, kötü karakterlerinse çirkin oyuncular göre canlandırıldığı sistemi tersine çevirdi. Onunla birlikte sade ve doğal oyunculuk taçlandı.

Güney’in yönetmenlik süreci Beygir Avrat Silah isimli filmle başlangıç aldı. 1968 yılındaysa filmografisinde birincil kayda değer filmi olan Seyyit Han‘ı çeken Güney, filmde doğu topraklarındaki bir sevda öyküsünü anlatıyordu. Üslup ve anlatım açısından büyük iltifat alan bu filminden sonra Aç Kurtlar ve Bir Çirkin Adam için yönetmen koltuğuna oturan Güney vatani görevini gerçekleştirmek için askere gitti.

1970 yılUmut adlı filmi izleyiciyle buluşturdu. Umut, eski faytonu ve atıyla kalabalık ailesini geçindirmeye çalışan Cabbar’ın mücadele dolu hayatını anlatıyordu ve Güney’in yaşamıyla paralellikler içeriyordu. Anlatımının gerçekçiliğiyle dikkat çeken film, Adana Altın Koza Film Şenliği‘nde en iyi film ödülünün sahibi oldu. Ancak sansür kurulu göre yasaklanmasının ardındaki Danıştay kararıyla bitmiş izleyiciyle buluştu. Umut, yurt içinde olduğu değin yurt dışarıda da büyük merakla karşılandı ve Yılmaz Güney sinemasında bir dönemi kapayıp yepyeni bir dönemi açan bir film olarak Türk sinema tarihinin de başyapıtları aralarında yerini aldı.

Güney’in 1971 yılında yönetmenliğini yaptığı Matem, Acı ve Umutsuzlar adlı filmlerinin üçünün de Adana Altın Koza Film Şenliği’nde dereceye girmesiyle festival tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu. Benzer sene, gözaltına alınan Güney bir hafta süreyle gözaltında tutulduktan sonra 3 aylığına Nevşehir‘e sürgüne gönderildi.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Yalçın Akdoğan

12 Mart 1972‘de gerçekleşen darbe esnasında adının siyasal olaylara karıştığı gerekçesiyle tutuklanan Güney 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Benzer yıl Boynu Bükükler adlı romanını Boynu Bükük Öldüler adıyla yayımladıktan sonra Orhan Kemal Roman Ödülü’nü şampiyon yönetmenin mahkûmiyeti, Bülent Ecevit‘in iktidar olduğu 1974 senesinde genel affın yürürlüğe girmesiyle sona erdi. Bu zorlu sürecin gerisinde filmografisi için oldukça önemi olan ve benzer adı taşıyan şarkısıyla da klasikler arasına giren Dost‘ı çeken Güney, filmde iki üniversite öğrencisinin, aralarındaki toplumsal uçurumlarür şokunun resmedildiği film büyük merakla karşılandı. Yılmaz Güney, Endişe ismindeki filminin Adana’daki çekimleri sırasında karıştığı bir olay sırasında bir yargıcın hayatına son verdiği için 19 sene hapis cezasına mahkûm oldu. Cezaevinde bulunduğu dönemde Güney adlı bir dergi çıkaran ve program metni çalışmalarına sürekli rejisörün, o dönemde kaleme aldığı Sürü, yönetmen Akıllı Ökten tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Büyük ilgi görebilen filmden sonradan Şerif Gören göre çekilen ve senaryosunu Güney’in yazdığı yol filmi Türk sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı.

1981‘de Isparta yarı açık cezaevinden izinli olarak ayrılan ve ardından yurt dışına kaçan Güney, Yol’un kurgusunu her yerde yaptı ve Cannes Film Festivalinde en iyi süreklilik ödülünün sahibi oldu. Güney yurda dönme çağrılarına uymaması nedeniyle 1983‘te Türk vatandaşlığından çıkarıldı ve aynı yıl Fransa‘da Duvar adlı filmin yönetmenliğini yaptı.

Yılmaz Güney’in fırtınalı yaşamı 9 Eylül 1984‘te son yıllarını geçirdiği Paris‘te mide kanseri sebebiyle sona erdi.

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı