T

Thomas Mann

Thomas Mann Biyografisi

20. asır edebiyatına damgasını vurmuş ressam Alman romancı. Eserlerinde dini, faşizmi ve burjuvaziyi eleştirdi. 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Hemen Şimdi daha 26 yaşındayken büyük eseri ‘Buddenbrook Ailesi’ni yazdı. Kitap, Lübeck burjuvazisinin bir eleştirisidir.

Thomas Mann, 6 Haziran 1875‘te Lübeck‘te doğdu. St. Mary’s Kilisesinde protestan olarak vaftiz edildi. Babası Thomas Johann Heinrich Mann, varlıklı bir tüccardı. Annesi Julia ise kalburüstü bir Alman ailesinden geliyordu. 1891 yılında babası ölünce, okulu bırakan Thomas, ailesiyle birlikte Münih‘e taşındı. Burada bir sigorta şirketinde iş buldu ve 1895 yılında Teknik Üniversite’ye girdi. Yazan olarak kariyeri Simplicissimus adlı dergide yayınlanan yazılarıyla başladı. Bu sırada ilk kitabı ”Küçük Bay Friedmann” (1898) yayınlandı.

Thomas, üniversitedeyken, filozof Arthur Schopenhauer ve Friedrich Nietzsche‘nin eserlerinden epeyce etkilendi. Hem hayran olduğu diğer bir insan, müzik dehası Richard Wagner‘in etkisi, yazarın başyapıtı olan ‘Buddenbrook Ailesi’nde, üslup ve teknik açıdan göze çarpar. Mann, 1897’de başlangıçta kitaba ailenin tek bir üyesi hakkında ufak bir hikaye olarak başladı. Fakat içinde bulunduğu toplumsal yapıdan beslenerek öyküyü, Tipik bir Alman ailesinin dört kuşak boyunca süregelen çöküşünün destanına dönüştürdü. Burjuvazinin yüksek Avrupa değerleri aşağıda gelişirken bunun getirisi olan din etik ve lüks düşkünlüğüne boğuluşunu eleştirdi. Son Buddenbrook genç müzisyen Hanno karakterinin ölümündeki facia, yazarın diğer eserlerindeki karakterlerinde de tekrarlanır. Bu büyük eser yazarın ismini dünya çapında duyurdu.

‘Buddenbrook Ailesi’nden daha sonra yazan bir fazla kısa öykü yazdı. 1902 yılında Tristan derlemesinin parçası olan ve otobiyografik özellikler içeren ”Tonio Kröger” yayınlandı. Üç yıl sonra 1905’te Münihli varlıklı bir ailenin kızı Katja Pringsheim ile evlendi. Çiftin altı çocuğu oldu. Kendini kurban edilmiş gibi hisseden yazar ardı ardına gelen öykülerinde karakterlerinde kendi yaşamının acılarını ve hapsedilmişlik duygusunu yansıttı. Soysuzlaşmış hayat tarzından kaçarak bir aşkın peşinde Venedik‘e dışarı giden bir sanatçının öyküsünün anlatığı ”Venedik’te Ölüm” adlı hikayesi, Luchino Visconti tarafından daha sonra beyaz perdeye uyarlandı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Tekin Akmansoy

II. Dünya Savaşı esnasında muhafazakar politik düşüncelerini terkederek cumhuriyet ve demokrasiyi savundu. Baş yapıtı ”Sihirsel Dağ”da savaşın anlamsızlığında kaybolan hümanizmi ve burjuvazinin yalıtılmış sentetik dünyasını eleştirdi. Kitap, kuzenini bakmak için gittiği seçkin bir senatoryumda süresiz bir hastalığa veya yalnızca hastalık fikrine yakalanan Hans Castorp isimli bir mühendisin öyküsünü anlatır. Yaşamın gerçek olabilmesi için, ölümün de reel olması gerektiğini düşünen yazar karakterini yalıtılmış sahte hayatından kurtarırken çöküşün kucağına atar. Sihirsel Dağ’ın başarısı 1929 yılında yazara Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandırdı ve savaştan kaçarak 1933 yılında İsviçre‘ye göç etti. Burada dini metinlerin ilk mizahi eleştirisi sayılabilecek ‘Yusuf ve Kardeşleri’ isimli dört ciltlik eserin ilkini tamamladı. Mann, incildeki metinlerin asıllarına yan kalarak ustalıkla oluşturduğu eserinde, dini yazıları dogma olmaktan çıkararak yeni ve insanı bir manzara açısıyla eleştirdi. 1936 yılında faşizm karşıtı olan Mann, Alman vatandaşlığından çıkarıldı ve Çekoslovak uyruğuna geçerek 1938 yılında ABD’ye taşındı. Burada Princeton Üniversitesi‘nde ders verdi. 1939 yılında yayınlanan ”Lotte in Weimar”da yazan, Goethe‘nin ünlü eseri ”Genç Werther’in Acıları”nın dünya kadar anlaşılamamış olduğunu vurguladı ve hakettiği değeri ona geri kazandırdı. 1944 yılında ABD vatandaşı olan yazan, II. Dünya Savaşı’nda Alman dinleyicileri için faşizm karşıtı radyo programları hazırladı. Üç yıl sonradan Nazi dönemiyle ilgili çarpıcı düşüncelerinin yer aldığı ”Doktor Faustus” yayınlandı. 1952’de İsviçre’ye döndü ve son eseri ”Felix Krull Adlı Dolandırıcının İtirafları”nı tamamlayamadan 12 Ağustos 1955 yılında Zürih’te hayata gözlerini kapadı.

tirnak-sol.gifspacer.giftirnak-sag.gif“insanlığın kurtuluşu, ancak insanlıkta beceriksiz olan iyiliğin gücüne güvenmekle başlar” , “açık konuşmak gerekirse dini inancım yoktur benim, daha çok, herşeyden fazla imansız olarak var olacak ve şüpheden doğacak bir iyiliğe inanırım”

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Toron Karacaoğlu
Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı