T

Timur

Timur Biyografisi

Tarihin gördüğü en büyük askeri ve siyasi dehalardan biri olarak kabul edilen Timur, sağ ayağı aksak kalacak şekilde darbe aldığından dolayı kendisine Farsça Timurlenk, Türkçe olarak ise Aksak Timur denilmekteydi.

Timur, 8 Nisan 1336 tarihinde Özbekistan’da Şehr-i-Sebz şehri Öğretmen Ilgar köyünde doğmuştur. Babası, Barlas oymağının beyi Turagay (Turgay), annesi Tekine Hatun idi. Barlas boyu Orta Asya’dan gelen bir Türk kavmidir. O devirde Barlas boyu Çağatay Hanlığı’na tabi idi. Timur aslen Moğoldur. Moğollar, Cengiz Han’dan üç kuşak sonradan Müslümanlaşmış ve komşusu olan Türklerle karışmıştı. Timur’un başlıca dili Türkçe idi.

Timur’un babası, 1360′da ölmüş, onun yerine geçen amcası Hacı Barlas’da ur, O sırada 25 yaşlarında idi. Cesur, akıllı, bilgili bir Türk asilzadesi olan Timur, siyasî ve askerî dehasını gösterecek her fırsattan yararlanacak, kısa zamanda yükselecek ve cihangir olacaktı. Doğu Türk Hakanlığı’nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını İtil (Volga)’den Hindistan’daki Ganj Nehri’ne, Tanrı Dağları’ndan İzmir ve Şam’a kadar uzatacaktı.

Timur 25 yaşlarında iken Çağatay Hanlığı valilerinden Kazgan Han’ın emrine girdi ve büyük bir birliğin kumandanı oldu. Kazgan Han onu kızı Olcay Türkân’la evlendirdi. Kazgan Han’ın düşmanları onu pusuya düşürüp öldürdüler. Timur, Kazgan Han’ı öldürtenlere savaş açarak hepsini ortadan kaldırdı. Bu başarıları karşı Çağatay Hanı onu kendi hizmetine aldı ve Tümen Beyi yaptı.

1370 yılında Timur, Belh şehrinde, mutlak hâkim ve bütün bağımsız bir duruma geldi. Lakin Cengiz soyundan olmadığı ve Cengiz hanedanının büyük prestijinden de yararlaz soyunun Çağatay sülalesinden Soyurgatmış Han’ı tahta çıkardı onu, hayatı her tarafında kukla bir hükümdar olarak yanına gezdirdi. Şeklen ona emrindeki görünüyordu, ama mutlak hâkim kendisiydi.

Belh’te toplanan Kurultay, Timur’ “Kutbeddin” ve Sâhib Kırân” unvanlarını verdi. Timur kısa bir zaman sonradan başkenti Belh’ten Semerkant’a nakletti. Bundan sonra dört yöne başarılı seferler düzenledi. planlanmış taktikler uyguluyor, şimşek savaşları yapıyor ve her seferini zaferle sonuçlandırıyordu. 1371-1377 yılları aralarında Harezm’e üç sefer, Moğolistan’a iki sefer düzenledi. 1378′de birinci Altın Ordu seferi ile ününü tüm dünyaya tanıttı. 1379′da Harezm’e bir sefer daha yaptı. 1380′de Herat’a girdi ve bu nedenle Harezm ve Horasan en ince ayrıntısına kadar fethedildi. 1389′a dek yaptığı seferlerle Turfan, Karaşar bölgelerini zaptetti ve Uyguristan’ı kendisine bağladı.

1390 ve 1391 yıllarında tekrar Altın Ordu seferine çıktı. Bu son seferi düzenlemesine Altın Ordu Hakanı Toktamış Han’ın nankörlüğü sebep olmuştu. Çünkü önceki seferlerinde Timur, Toktamış Han’ı desteklemiş onun düşmanlarını bertaraf etmişti. Toktamış Han bu yardım sayesinde güçlenince bu defa Timur’a başkaldırmıştı. Bu seferinde, Doğu Avrupa’ya hâkim olan Toktamış’ı devirmek için onun bütün ülkesini işgal etmek, harap etmek zorunda kalmıştı. Bu da, Rusya’nın doğup gelişmesine sebep olacak ve Timur istemeden sebep olduğu bu gelişmeden dolayı sonra tarihçiler kadar suçlanacaktı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Tolga Han

Timur, 1401′e değin yapılan dört seferle Irak ve Güney Anadolu, 1398-99 seferleriyle Hindistan Delhi Sultanlığı’nı, 1401-1402′ Suriye’yi fethetti. Nihayet 1402‘de yapılan Ankara Savaşı‘nda Yıldırım Bayezid‘i mağlup etti.

“Değerli bahadırlar doğruca pek fazla yer fethettim ve 27 ülkenin hakanı oldum” diyen Timur hakanı oldudolu), Mağrib, Suriye, Mısır, Irak-ı Arap, Irak-ı Acem, Mazenderan, Geylan, Şirvan, Azerbaycan, Fars, Horasan, Cidde, Büyük Tataristan, Harezm, Hotin, Kâbilistan, Bahter, Zemin, Hindistan… (Yirmi iki yer sayıyor, diğerleri de Gürcistan, Ermenistan gibi Kafkas ülkeleri).

İskender, Sezar ve Dârâ gibi meşhur cihangirlerin seviyesine çıkabilmek için, Timur, hepsi zaferle sonuçlanan 17 sefer düzenlemiş, 27 ülkenin hakanına baş eğdirmiş, onlara baş olmuştu. Böyle bir şahsiyeti çocukluğundan itibaren bir takım özellikleriyle tanımak gerekir.

Timur, Beygir binen, kılıç kuşanan, attığı oku yüzük deliğinden geçiren bir çocuk; on iki yaşında savaşa katılan bir bahadır, savaşlardan, savaş talimlerinden arta kalan zamanını okumakla, büyük âlimlerden ders almakla geçiren genç bir idealist; üç yüz karakter bir güçlü olarak on bin şahsiyet bir orduyu yenen benzersiz stratejist; bir savaşta ayağından yaralanan ve bu yüzden adının sonuna Fars dilinde “topal” anlamına gelen “lenk” sıfatı eklenen bir başbuğ’dur.

Dünya tarihine, bilhassa Türk-İslâm tarihini haberdar olan, dinin, ilim ve sanatın koruyucusu; Asya’da Türkçe’nin, Türk sanat ve kültürünün Fars kültürünün baskısı aşağıda yok olup gitmesini önleyen, öne geçmesi, misal olması çığırını açan hükümdar; aman dileyenin dostu, düşmanlarının acımasız baş belası, lakin askerlerinin âdeta taptığı hükümdar ve milletinin babası olarak geçmiştir. Bu kadar yok. Günahını sevabından, zulmünü adaletinden çok uygulamak isteyenler de vardır. Kellelerden kuleler yaptığını, şehirleri yakıp yıktığını da hatırlatırlar.

Yıldırım Bayezid’le savaşmış ve kardeş orduları birbirine kırdırmış olmakla da suçlanır. Sahiden Ankara Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu bir süre bocalamış ve bir fetret devri geçirmiştir. Fakat benzer tarihçiler, hatta tüm tarihçiler, Timur’un son başlıca kadar savaşı başlatmamak için, Yıldırım’ın ise açmak için çaba gösterdiğini yazarlar.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Tarık Dursun K.

O, İlhanlı Devleti’nin ve ona yan Çağatay Hanlığı’nın kargaşalıklar, entrikalarla sarsıldığı bir dönemde, yenilmez bir zorlama olarak ortaya çıkmıştı. Türk, İran ve Arap tarihçileri, bu kargaşalığa Yahudi tüccarların ve Hıristiyan misyonerlerin birinci derecede sebep olduklarını belirtirler. Bu tüccarlar ve bir takım misyonerler Avrupa krallarına casusluk yapıyorlardı ve bunlar tüm Türkistan’a dolmuşlardı. Timur bunların faaliyetlerine son verdi. Hindistan’dan Hıristiyan misyonerlerin kovulmasını, bu kıtada Müslümanlığın yayılmasını sağladı. Bunun için Hıristiyanlar ona düşman idi. Timur, işgal ettiği yerlerde, Yunan ve Roma eserlerinin kalıntılarını, putları yıkmıştı. Bu yüzden ona “yıkıcı” demişlerdir.

İsfahan’da yetmiş bin kişiyi kılıçtan geçirip kellelerini kule gibi yığması da insan kellesinden kule yapan hükümdar” olarak anılmasına sebep olmuştur. Buna kendisinin verdiği yanıt şudur: “İsfahan’a bıraktığım memurlarımı ve beş bin şahsiyet askerimi, isyan edip bir tekini bile sağ bırakmadan kılıçtan geçirdikleri, dinsizlik ettikleri için…”

Kendi ülkesi kapsamında, halk müziği arasında haber toplayan görevliler bulunduğu gibi, diğer ülkelerde de casusları vardı. Bu casuslar sufi, derviş, tüccar, müneccim, asker, sanatkar, güreşçi olarak değişik ülkeleri dolaşır, bu ülkelerin şehir, kasaba yollar ve ileri gelenleri ile ilgili bilgi toplayarak Timur’a bildirirlerdi. daha sonra Timur bu ülkeye gelip o şehir ile ilgili şeyleri sormaya başlayınca bu büyük bir şaşırma ve şaşkınlığa yol açardı.

Timur, 18 Şubat 1405 tarihinde Otrar, Kazakistan’da, Otrar’da, Çin’e sefere bu vesileyle 69 yaşında kulunç sebebi ile ölmüştür. Özbekistan’da Semerkant, Gur-e-Amir’de defnedilmiştir.

Büyük cihangir, son seferini Çin’e yapacaktı. 1404 yılı kışında her tarafın karla buruşuk olduğu bir zamanda yola çıktı. Ömrünün sonuna yaklaştığını seziyor, en büyük cihadı geciktirmemek gerektiğine inanıyordu. Çin sınırındaki Otrar şehrine geldiği vakit durdu. Burada ordusuna büyük bir geçit töreni yaptırdı. Kuğu avı düzenledi. Ama Timur hastalanmış, yatağa düşmüştü. Hekimbaşı Fazlullah, ona ölüm döşeğinde olduğunu apaçık bildirdi. Bunun üzerine Timur vasiyetini hazırladı. Sayar adamlarını, orduda yer alan torunlarını yanında çağırarak, vefat döşeğinde bir söylev yaptı.

Timur Vefat döşeğinde şunları söyledi:

tirnak-sol.gifspacer.giftirnak-sag.gif“Oğullarım,
Milletin refahını, saadetini karşılamak için sizlere bıraktığım vasiyeti ve tüzükleri iyi okuyun, katiyen unutmayın ve kullanım edin. Milletin dertlerine deva bulmak vazifenizdir.Zayıfları koruyun, yoksulları zenginlerin zulmüne bırakmayın. “Hak ve yardımda bulunmak” düsturunuz, rehberiniz olsun.Benim gibi uzun saltanat sürmek isterseniz, kılıcınızı iyice düşünerek çekiniz, bir kere çektikten sonradan da onu ustalıkla kullanınız.Aranıza nifak tohumları ekilmemesi için fazla titiz olun. Bir Takım nedimleriniz ve düşmanlarınız nifak tohumları saçmaya, bundan faydalanmaya çalışacaklardır. Ama vasiyetimde size idare şeklini, asıl ilkelerini gösterdim. Bunlara vefalı kalırsanız taç başınızdan düşmez.Vefat döşeğimde söylenen babanızın bu sözlerini unutmayın.Benden sonradan hakan Pir Muhammed Cihangir olacaktır. Ona, bana itaat eder gibi itaat edeceksiniz. Kumandanlarım, acilen itaat yemini ediniz!”

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Tahir Büyükakın

(Ve bütün kumandanlar, saray adamları, ağlayarak yemin ettiler.)

Timur, 18 Şubat 1405 günü vefat etti. Son sözü “Lâ ilâhe illallah” oldu. Cenazesini mumyalayarak Semerkant’a götürdüler. Sağlığında çok sevdiği torunu Muhammed Sultan için yaptırdığı türbeye, torununun yanında gömüldü. Timur’un 9 karısından sadece 4 oğlu ve 2 kızı olmuştu. Fakat öldüğü vakit oğullarından, sadece ikisi hayatta idi. Bunlardan Mihrişah, Irak-ı Arap (Bağdat) ve Azerbaycan’da, bu bölgelerin beyi olarak bulunuyordu. Öbür oğlu Şahruh ise, babası adına Horasan’ı yöneticilik ediyordu.

Eşleri :
Saray Mülk Hanım
Çolpan Mal Ağa
Alcaz Türkan Ağa
Tukal Hanım
Dilşad Ağa
Tuman Ağa
Bibi Bayan

Çocukları:
Şahruh
Miranşah
Cihangir
Umar Shaykh
2 kız çocuğu

İran tarihçilerinin, Timur’un her zaman karşı olmalarının, böylece batıda olduğu gibi doğuda da kötülenmesinin bir sebebi de şudur: Timur, İran seferinde, Şehname’nin yazarı meşhur şair Firdevsî’nin mezarına giderek, “Kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup Türk’ü hemen gör!” demiştir. Timur’un, İslâmiyet’e öncelik tahsis etmek ve din adamlarını uygulamak suretiyle Türk milliyetçiliğini gerilettiğini söyleyenler de olmuştur. Ama o, kendi devrine kadar Bilge Kağan’dan başka hiçbir Türk hükümdarın göstermediği bir hoşgörüyle, kibir kaynağını şu sözlerle belirtmiştir:

Ben Turanın sahibi ve Türklerin amiriyim. Ben Türk oğluyum. Ben en dinç ve en eski millet olan Türklerin lideriyim..

Biz fakat Melik-i Turan, Emîr-i Türkistan’ız, Biz fakat Türk oğlu Türk’üz; Biz oysa milletlerin en kadîmî ve en ulusu Türk’ün Başbuğuyuz!

I am the ruler of great Turan, the King of Turkestan; I am a son of the Turkish nation; I am a Khan of the noblest and greates Turkish Nation!

Biz kim mulki Turan, Amiri Türkistonmiz! Biz kim millatlarning en ulugi, Türkning bosh bo’g’inimiz

Én vagyok eksik uralkodó nagy Turán, a király Turkesztán, én vagyok a fia a Török nemzet vagyok Khan a legnemesebb és greates Török nemzet!

Biz oysa, Məliki-Turan, Əmiri-Türküstanıq; Biz oysa, Türk oğlu Türkük; Biz ama, millətlərin ən qədimi, ən Ulusu Türkün Başbuğuyuq

Etiketler
Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı