E

Edvard Munch

Edvard Munch Biyografisi

Edvard Munch özellikle Çığlık isimli tablosuyla meşhur Norveçli dışavurumcu ressamdır. 1893 yılında yaptığı Çığlık tablosu 2012 yılının Mayıs ayında 119.9 milyon dolara satılarak, müzayede yoluyla satılan en fiyatı yüksek sanat eserlerinden biri olmuştur.

Edvard Munch, 12 Aralık 1863 tarihinde Norveç’de Oslo’nun kuzeyindeki Löyten, Ådalsbruk’da köklü bir aile olan Laura Catherine Bjølstad ve askeri hekim Christian Munch’un oğlu olarak doğmuştur. Bir yaşında iken aile Christiania’ya (bugün Oslo) taşındı. 1868 yılında, annesinin veremden ölmesinden sonradan, eğitimiyle, teyzesi ilgilendi. 1876’da, ablası Sophie’nin de 16 yaşında iken vereme yakalanarak ölmesi, Munch’un içinde onarılmaz bir yara açtı. böylece de yıllar sonra hasta ve ölü resimlerine gereğinden fazla tartı verdi. Ablası öldüğünde 13 yaşındaydı ve ablasının hayatta kalmak için çırpınışlarına şahit olmuştu. Edvard bu çaresizliğini ve üzüntüsünü birkaç sene sonra yapacağı resimlerine taşıyacaktı. “Hasta Çocuk” ve “Hasta Odasında Ölüm” gibi resimler vefat ve hastalıkla ilgili hayatı baştan başa hissettiği yoğun duyguların ifadesiydi.

sonra, Christiania’da Sanat ve Meslek Okulu’na yazıldı. Lakin bir sene öğrenim gördükten daha sonra resim tutkusu sebebiyle buradan ayrıldı. Heykeltraş Julius Middelthun ile usta Christian Krogh’tan ders aldı. 1880 yılında «Christiannia’lı Bohemler» grubuna katıldı. 1885’te onu destekleyen Frits Thaulow‘un yardımı ve birkaç yerden aldığı bursla ilk kez Paris‘e gitti. Frits Thaulow manevi ve fiziksel desteğinin yanısıra, onun ilk başarılarından biri olan 1884 tarihli “Sabahtan (Hizmetçi Kız)” başlıklı resmini de satın almıştı.

Fransa başkentine yaptığı bu seyahat Munch’un çalışmalarını derinden etkiledi. Dönemin öncü isimlerinin eserlerini gördü. Vincent Van Gogh ve Paul Gauguin hayranıydı. İzlenimci resimleri görmesi sanatının gelişim yönünü değiştirdi.

1889’da ilk bireysel sergisini Christania’da açtı. Sergide 110 yapıtı yer aldı. Bu sergi devlet bursu almasının yolunu açmış ve ekimde bitmiş Paris‘e gitme şansını yaratmıştı. Paris’te portre ressamı Léon Bonnat’nın atölyesinde çalışmaya başladı. 1890’da Norveç’te aralarında “Karl Johan Sokağı’nda Bir Bahar Günü” tablosunun da bulunduğu Güz Sergisi’nde resimleri sergilendi.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Evliya Çelebi

Empresyonist ressamlarla ilgilendi ve «Hayatın Dekorları» adlı eserini çizdi. 1892’de Berlin Sanatçılar Derneğinin daveti üzerine «Hayatın Dekorları»nı sergiledi, ama büyük skandal yarattığından sergi, sekiz gün sonra kapandı. Bu yüzden Munch’u tutan sanatkarlardan bir kısmı «Berlin Grubu» aldı bir kalabalık kurdu.

1893’te Norveç‘e dönmüş, en meşhur eseri “Çığlık” üstünde çalışmaya başladı. Resim, 1889’da yapmaya başladığı Hayat Frizi diye bilinen serinin bir parçası oldu. Serinin amacı bitik alıp veren, hisseden, acı çeken ve seven insanların resimlerini yapmaktı. Munch her defasında bitmiş düzenleyerek ve yeni resimler ekleyerek bu süratli üzerinde yıllardan beri çalışmıştı. 1893 yılında yaptığı Çığlık tablosu 2012 yılının Mayıs ayında 119.9 milyon dolara satılarak, açık arttırma yoluyla satılan en fiyatı yüksek sanat eserlerinden biri olmuştur.

edvard-munch-scream.jpg Çığlık tablosu

Hayatın Frizleri adlı serinin bir parçası olan Çığlık (1893; birincil adı ile Umutsuzluk), tablosunda Munch yaşam, aşk, nefret, vefat ve melankoli gibi öğeleri işledi.

1894 yılında Munch litografi ve ofort çalışmalarına başladı.

1896’da baştan Paris’e gitti. Bu yolculuk Emile Bernard, Maurice Denis ve Mallarmé gibi sembolist şairlerle tanışması bakımından çok önemliydi. Paris’te Hayat Frizi serisinden bazı resimlerini Salon des Indépendants’da sergiledi. Yazları başlıca Norveç’te, Asgardstrand’daki küçük evinde geçiriyordu. 1898’de Tulla Larsen ile tanışmıştı. Tulla kesintisiz Munch’un yanındaydı ve onu hiç yalnız bırakmıyordu. İlişkileri birkaç sene kesintilerle devam etmişti. Bu dönemde bir sinir krizinin eşiğinde olması sebebiyle çalışamamıştı. 1899’un sonlarında bir sanatoryuma yatmış ve birkaç aylık tedavi sonrasında sakin bir yaşam arayışıyla Berlin‘e taşınmıştı. Ünü yayılılıyor ve finansal durumu iyiye içten gidiyordu. Hayat Frizi serisini büyütmüş ve 1902’de Sezession galerisinde sergilemişti. Sergiden olumlu eleştiriler almıştı, bundan böyle geleceğin ressamı sayılıyordu.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Emin Şirin

Aynı yıl, Tulla ile ilişkisini bitirmek istese de Tulla onu bırakmıyordu. Tulla bir bahaneyle Munch’u çağırmış, gelmezse intihar etmekle tehdit etmişti. Munch, Tulla’nın yanında gittiğinde neden ve kimin tarafından olduğu meçhul bir şekilde bir silahla ateş edilmişti. Munch’un sol eli bir daha düzelemeyecek şekilde yaralanmıştı. Bu Tulla ile son görüşmesi olmuştu. Benzer dönemde yaptığı resimlerde Tulla ya bir katil veya huzurunu bozan kişi olarak yer alıyordu.

1896-1897 yıllarında Paris’te meşhur matbaacı Auguste Colt’dan grafik tekniğini öğrendi. Ama eserleri Fransa’dan çok Almanya’da yankı uyandırdı.

1902’de, koruyucusu ve hayranı Max Linde’nin siparişi üzerine bir «Hayatın dekoru»nu yaptı. 1906’da Henrik Ibsen’in «Hortlaklar» adlı eserinin dekorlarını çizdi. 1908’de bir sinir buhranı geçirdi, sonra yaşam görüşünü daha iyimser bir tutuma yöneltti.

1908’de Kopenhag‘da bir sergi hazırlarken, manevi ve fiziksel yorgunluğa yenik düştü. Hissi çalkantılarının ve aşırı alkolün neden olduğu bir sinirsel buhran tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Kopenhag’da can atarak bir klinikte birkaç ay tedavi gördü. Tedavi süresi başarılı geçmiş ve Munch, tamamen iyileşmiş ve moralli olarak hastaneden çıktı.

1912 yılında Köln’deki sergiden daha sonra, bundan böyle Paul Cézanne, Vincent Van Gogh, Paul Gauguin, Pablo Picasso gibi modern resmin klasikleri arasına girdi.

1910’da Huitsten yakınlarındaki Ramme Çiftliği’ni satın aldı. 1921-22 yıllarında Oslo’da, Freia çikolata fabrikasının yemekhanesinde duvar panoları çizerek, yeni bir «hayat dekorları» yaptı.

1916’da Skoyen Ekely’de mülk satın aldı ve yaşamının ardına kadar orada yaşadı. 1921-1922’de Oslo’daki Freia Çikolata Fabrikası’nın kantini için duvar resimleri yaptı.1930 yılında geçirdiği bir göz rahatsızlığı sebebiyle çalışmalarını yavaşlattı. Son dönemlerinde sağlığı giderek bozulmaya başladı. 1933’te Fransız Légion d’Honneur ve Norveç Kraliyet St. Olav Büyük Haç nişanlarını aldı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Esra İnal

1937’de Naziler kadar dejenere sanatkâr bildiri edilerek, 82 eseri toplattırıldı. 1940 yılında, istilacı Alman kuvvetleriyle, işbirliği yapan, Norveç Hükümeti’nin, Norveç Sanat Konseyi’ne katılma teklifini reddetti.

Munch, bakımlı sevgilerin, kıskançlığın, ölümün ve hüznün ressamıdır. Norveç sanatını, Fransız empresyonizminin sultasından kurtularak, benliğine kavuşturmuştur. Tablo, O’nun için, süsleyici ve ruhsal öğelerin bütünlendikleri bir sahadır. Büyük portreciliği, yaratma ve tatbik gücüyle, Alman fotoğraf sanatını da etkilemiştir.

İlk tablolarında açık-koyu renk ve plastik efektlerle canlı hatlar görülmektedir. Artan Bir Şekilde, empresyonist öğelerden tamamen uzaklaşarak, eserlerindeki manzara sahasını belirlemeyip şekilleri, bütün heyecan ve tutkularıyla yansıtmaya başlamıştır. Kullandığı renkler, kazınarak silinmiş gibidir, hasta ezik bir etraf yaratmaktadır.

Munch daha sonra, ilkel ve karanlık kuvvetlerin yönettiği sembolik bir dünyaya yönelip kişinin yalnızlığını, zavallılığını, yaşama ve vefat korkusunu, kıskançlığını, hırsını, gerilimini, cinsel kavgasını, acılarını, karşılıklı suçlamalarını; yani yeryüzündeki çarpıcı bir cehennemi canlandırmıştır.

Kadın, onun gözünde, cinsel, şeytani, acımasız, kötü bir varlıktır. Erkeği her yerde çıkararak hiç eder, başarılarından korkunç bir zevk duyar. Kadınlarla ilgili kederli düşüncelerin nedeni, Munch’un kişisel deneylerindeki başarısızlığı, heyecanlı ve huzursuz iç dünyasıdır. Eserlerindeki ortam bu yüzden şeytani ve görkemlidir. Karanlık, ürkütücü ve huzursuzdur.

Edvard Munch, 23 Ocak 1944 tarihinde Oslo, Norveç’de 81 yaşında ölmüştür.

Etiketler
Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı