S

Süleyman Nazif

Süleyman Nazif Biyografisi

Servet-i Fünun dönemi şairi olan Süleyman Nazif; anlayış ve tarz olarak Namık Kemal’in devamıdır.

Süleyman Nazif, 29 Ocak 1870 tarihinde Diyarbakır’da doğmuştur. Babası, şair ve tarihçi Mehmet Sait Paşa, annesi bir aşiret liderinin kızı olan Ayşe Hanım’dır. Eğitimine 1874 yılında Maraş’ta başladı. Maraş’tan Diyarbakır’a döndüklerinde, Nazif rüştiyede (ortaokul) devam etti. 1879’da Mardin’e babasının yanına döndüğünde, babasından dersler almaya ve Arapça, Farsça, Fransızca öğrenmeye başladı. Osmanlı ve cumhuriyetin önemli Kürt aydınlarındandır. Şair Faik Ali Ozansoy‘un ağabeyidir.

1892’de babasını kaybettikten daha sonra, Sırrı Paşanın vâliliği esnasında Diyarbakırdu ve 1893’te Meclis-i Vilâyet ikinci kâtipliği, Vilâyet Matbaası Müdürlüğü ve Vilâyet Gazetesi başyazarlığına atandı. 1869’da Ermeni meselesini tetkik için Diyarbakır’a gelen Abdullah Paşanın takdirini kazanarak onun yanına terfiyle Musul’a gitti. Burada ve her tarafta geldiği Diyarbakır’da artı kalmayıp İstanbul’a geldi. Ama Abdülhamit II aleyhine yazdığı yazılar nedeniyle, Paris’e kaçtı. Paris’te kaldığı sekiz ay boyunca Meşveret Gazetesi’nde, Abdülhamit II aleyhine yazmaya devam etti.

Keza 1897’de yeniden Paris’te Mâlûm-i Îlân ve Namık Kemal adlman Nazif, tekrar yurda döndüğünde Bursa’da vilâyet mektupçuluğu göreviyle, ikâmete memur edildi.

1908’de İstanbul’a dönüp gazetecilik yapmaya başladı. Bir ara Ebüzziya Mehmet Tevfik ile yeni Tarif-i Efkâr Gazetesi’ni çıkardı. Ama gazete tutunamayıp kısa sürede kapandı. Ama bu Nazif’in yazar olarak tanınmasına yaradı. Yazılarında ise ara sıra sert çıkışlar dikkati çekiyordu. 1915’te İstanbul’a dönen Süleyman Nazif, bundan daha sonra Basra, Kastamonu, Trabzon, Musul ve en son da Bağdat valiliklerinde bulunmuşsa da, bunları hakkıyla başaramadığı için idârî hizmetleri tamâmen bırakıp yazarlıkta karar kılmıştır.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Guy de Maupassant

Edebi ve Siyasi Kişiliği Süleyman Nazif, nazım dek nesirde de faaliyet göstermiştir. Servet-i Fünun Edebiyatında şiir ve nesir alanında eserleriyle belli Süleyman Nazif, Doğu ve Batı edebiyatlarına hâkimdir. Hem şiir ayrıca de nesir alanında Namık Kemal ekolünün en manâlı temsilcisidir. Fakat nesir dalında ancak 1908’lerden sonra kendini göstermiştir. Ufak yaşından îtibâren Namık Kemal’in etkisinde kalmıştır. İlk şiirlerinde ferdî hislenişlerin yanında sosyal dâvâlarla da ilgilendiği görülmekteydi. Servet-i Fünun‘a bağlı olduğu zamanlar, onların görüşü olan “sanat sanat içindir” formülüne uyarak yazdığı şiirlerinde, hazin duygular, mat bir aydınlıktaki hayaller işlendi.

1892-1897 aralarında gazel, müseddes, murabba gibi herzamanki nazım biçimlerinde yazarak imzasız yayımladığı sosyal ve özgürlükçü içerikli birincil şiirlerini, 1906’da Darı’da yayımladığı Kuytu Figânlar adlı yapıtında toplamıştır. Bu şiirlerinde Tanzimat şairleri ve Namık Kemal geleneğini devam ettirmiş, duygu ve düşüncelerini yoğun bir dille anlatmıştır.

Nesirlerinde ahenk kaygısıyla çoğu kez yabancı sözcük ve tamlamalardan yararlanmış, süslü ve ağır bir dil kullanmıştır. Osmanlıca’yı savunmuş, hece ölçüsünün ilkel olduğunu, aruzun zenginliğine ulaşamayacağını ileri sürmüştür. “Cenk Türküsü” gibi hece ölçüsüyle yazdığı yalın şiirleri pek azdır. 1908’den daha sonra kullandığı nesir, dil ve üslupça Servet-i Fünundan gelen özelliklerin devam ettirilmesi ve geliştirilmesiyle vücuda gelmiştir.

Nesrinde hafıza ve veri kuvvetiyle irâdenin mantıkî bir düzen içinde seyrini görmek mümkündür. Ama fikirlerinin kökleri dâimâ hisleri ve heyecanlarıdır. Fikirleri, zamanla ve içinde bulunduğu ruh durumuna göre şekil aldığından, yazılarında, birbirine zıt fikirlere rastlanır. Nesirlerinde inandırma kâbiliyetinin olmasına rağmen tenkitlerinde sık sık hislerinin tesirinde kalmış ve kenarlı davranışları görülmüştür. Şiirlerinde de yaşadığı devirlerin politik düşüncelerinden aldığı ifâdeler, Osmanlı devlet adamlarına hissî saldırılar ve heyecanlı hücumlara yer vermiştir.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Stefan Zweig

Süleyman Nazif, bir hafıza adamı, idâreci, devlet adamı değil, his ve heyecanlarına alt bir şâir ve edebiyatçıydı. Süleyman Nazif’in kenarlı tutumuna bir diğer örnek de şudur. Kendisinin Bağdat vâliliği esnasında, 1877-78 Osmanlı-Rus Harbinde Balkanlarda Şıpka Geçidinde seçme Türk birliklerinin mahvına sebep olan Müşir Süleyman Paşaya, bir mezar ve mezarının başına bir konuşma yaptırmak istemişse de bunu gerçekleştirememiştir.

23 Kasım 1918’de İstanbul’un işgâlini kınamak üzere Hâdisât Gazetesi’nde Kara Bir Gün adlı makâleyi yazdı. Bu yazı üzerine Fransız işgâl kuvvetleri komutanı Süleyman Nazif’in kurşuna dizilmesini emretti, fakat sonradan bundan vazgeçildi. Yine 23 Ocak 1920 günü Pierre Loti’yi anma toplantısında yaptığı hitabe neticese kalacağı Malta’ya sürgün edildi.

1922 başlarında Millî Mücâdele’nin başarılı olması üstüne, İstanbul’a döndü ve yazı faaliyetlerine her yerde başladı. Benzer yıl İstanbul Hoca Okulunda, Namık Kemal hakkında verdiği konferansı benzer isimle; son Osmanlı Pâdişâhı Vahdettin VI. Mehmet’e güçlü olarak atak ettiği mektuplar ve makâlelerini Târihin Yılan Hikâyesi adıyla bastırdı.

Süleyman Nazif bir takım yazılarını İbrahim Cehdi ve Abdüllahrar Tâhir adlarıyla yayınlamıştır. Önceleri Abdülhamit II’ye şiddetle çatarken, memleketin kötü âkibeti üstüne gerçeği görmüş ve “Sultan Hamid’e Şarkı” adlı uzun şiirinin ilk dörtlüğünde pâdişâha şöyle seslenmiştir:
Pâdişâhım gelmemişken yâda biz
İşte geldik senden istimdâda biz
Öldürürler başlasak feryâda biz
Hasret olduk eski istibdâda biz

Süleyman Nazif, 4 Ocak 1927 tarihinde İstanbul’da 57 yaşında Zaturre hastalığı nedeniyle ölmüştür.

Eserleri :
Şiir:
1906 – Sıcacık Figanlar
1918 – Firak’ı Irak

Şiir-Nesir:
1917 – Pil ile Alev
1917 – Âsitan-ı Târihte
1924 – Malta Geceleri
1924 – Çalınmış Ülke

Makale:
1921 – Çal Çoban Çal
1897 – Umulan-ı İlam
1922 – Tarihin Yılan Hikâyesi
1924 – Hz. İsa’ya Açık Mektup
1925 – Îmâna Tasallut-Şapka Meselesi

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Ahmet Rasim

İnceleme:
1896 – Dayır-ıBekr Vilayeti Salnamesi
1923 – Nasırüddin Şah ve Babiler
1897 – Namık Kemal
1924 – Mehmet Akif Ersoy
1920 – Fuzuli
1925 – Anıt-i Şüheda
1926 – İki Arkadaş (Ziya Paşa ve Namık Kemal’i anlatır)

Çeviri:
1926 – Lübnan Kasrının Sâhibesi (Pierre Benort’ın)

Etiketler
Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı