Lumiere Kardeşler
Lumiere Kardeşler Biyografisi
Lumiere Kardeşler
Lumiere Kardeşler, ilk sinema makinesi sayılan sinematografı icat etmişlerdir.
Auguste Lumiere;
Doğum: 19 Ekim 1862 Besançon, Fransa
Ölüm: – 10 Nisan 1954, (91 yaşında) Lyon, Fransa
Louis Lumiere;
Doğum: 5 Ekim 1864 Besançon, Fransa
Vefat: 6 Haziran 1948, 83 yaşında Bandol, Toulon, Fransa
Auguste ve Louis Lumiere Kardeşler’in babası Antoine, ressam ve fotoğrafçıydı. İki kardeş de fazla zekiydi ve Louis henüz 18 yaşındayken fotoğraf tabakaları üretmek için bir imalathane açtılar. Baba Lumiere öğretmenlik yılları sona erdiğinde oğullarıyla beraber Lyon’da fotoğrafçılığa başladı. Kısa bir zaman sonradan işini büyüten Lumiere ailesi, günde 4000 metre fotoğraf kâğıdı üretebilecek duruma geldiler ama Lumiere kardeşler hâlâ arayış içindelerdi. Onlar bu siyah-beyaz kareleri nasıl canlandırabileceklerinin peşine düşmüşlerdi ve uzun araştırmalar sonunda bulmayı başardılar.
Babaları Antoine 1894 yılında Paris‘e gitti; orada Thomas Alva Edison‘un buluş ettiği kinetoskopu fark etti. Kinetoskop bir delikten, dönen bir kutu içindeki resimlere bakılan bir makineydi. Bu makinenin verdiği hareket hissine hayran kaldı ve dönüşte makineyi anlattığı oğulları hareket eden resimleri bir ekrana yansıtmak için anında işe koyuldular. Louis, her kareyi ışık ışınının önünde kısa bir an için tuttuktan sonra bir sonraki kareye geçen bir mekanizma tasarladı.
Lumiere Kardeşler 13 Şubat 1895 yılında kinetoskpotan ilham aldıkları sinematografın patentini almayı başardılar. Böylece 7. Sanat olarak da deyiş edilen sinemanın tarihi başlamış oldu. 22 Mart 1895 tarihinde sinematograf’larını Paris’te sundular. İlk filmleri, Lumiere fabrikasında çalışan işçilerin görüntülerinden oluşuyordu; sinema endüstrisi bu filmle başlamış oldu. Halka açık olan ve izleyiciden vergi alınan ilk gösterimlerini Paris’te Salon Indian Du Grand Café’de 28 Aralık 1895 tarihinde gerçekleştirmişlerdir.
“Cinematographe Lumiere” geliştirdikleri sinematografın patent adıydı. İlk sinematograf keza herif hem de gösterici işlev görüyordu. Alıcının çektiği görüntülerin basımı da sinematografın içinde gerçekleşiyordu. En önemlisi de görüntüleri perdeye yansıtmak için gereken hız da Lumiere Kardeşler göre bulundu.
Lumiere kardeşlerin ilk filmlerinde objektifin önünden saniyede 15 gösterme geçiyordu. Gürültüsüz sinema 1920-1922 yılına kadar saniyede 16 bakış, daha sonrasında ise saniyede 18 görünüm kullanılacaktı. Sesli sinemaya geçildiğinde ise sesin görüntüye ahenk sağlaması için bu sürat saniyede 24 görüntüye yükseltilecekti.
Sinema tarihinin ilk filmi olan ” Arrival of a Train at La Ciotat ” (Trenin La Ciotat Garına Gelişi), 1895’te Lumiere kardeşler tarafından 55 saniye olarak kaydedildi. 28 Aralık 1895 tarihinde ise Paris’te “Grand Cafe” bodrumunda bulunan 120 şahsiyet bir salonda birincil sinema salonu açılarak, halka gösterim yapıldı. Ücretli bu gösteriyi 25 kişi izledi. İlk programda üç dakikadan artı sürmeyen 10 film aniden gösterilmişti. Özellikle, “Arrivee du Train en Gare de La Ciotat” (Trenin La Ciotat Garına Gelişi) büyük ilgi görmüştü. Bu gösterilerde, üstlerine içten gelen treni görür görmez izleyicilerin sandalyelerin altına saklanmaya çalıştıkları söylenir. Paris’te açık hava sinemasından korkarak kaçanlar olmuştur.
Lumiere Kardeşler, ilk olarak bu işin geleceğinden ümitsiz oldukları için çekimlerinin yalnızca altı ay, bir sene aralarında devam ettireceklerini söylediler. 1896 yılında İstanbul’a geldiler. Haliç’in Panoraması, Boğaziçi Kıyılarının Panoraması, Türk Topçusu, Türk Piyadesinin Geçit Töreni adlı filmler çektiler. İki yıl daha sonra Lumiere kardeşlerin elinde 1000’e yakın film vardı. İzleyenlerin oysa okuyarak veya gezerek elde edebilecekleri bilgileri ve yöreleri, olayları beyazperde de görmelerini sağlayan yeni bir irtibat yöntemi ortaya çıkmıştı. Keza bu dokümanlar, belgeli niteliği taşıyor ve tarihe ışık tutuyordu. Ve ast görüntülerin halka ulaşmaması gereken durumlar da ortaya çıkmıştı. Lumiere kardeşler, tarih Mayıs 1896’yı gösterdiğinde, Rus Çarı II. Nikola’nın halkı selamlamasını çekerken tribün çökmüştür ve kardeşler görüntüleri an be an tescil altına almıştır. Kayıtlara, sonrasında polis el koyar ve halka gösterilmesi engellenir. Sinema tarihi bu olayla öncelikle sansürle karşılaşmıştır.
Lumiere’lerin operatörlerinden (Cezayirli) F. Mesguich, 1896 yılının Nisan ayında da öncelikle ABD’ye giderler ve 1896 yılının Mayıs ayında New York’ta ve ilk 6 ayda 21 kişilik kameramancı grubu ülkeyi dolaşarak cinematagraphı vodvil salonlarında sergilediler. 29 Haziran 1896’da New York’ta Keith’s Theater adlı müzikholde Amerikan halkı sinematografla tanışır. Gösterilen her film alkışlarla karşılanır. Gösterinin sonunda seyirciler “Lumiere Brothers” diye tempo tutar. Amerika’nın derhal her kentinden çığ gibi özlem gelmesi üstüne, yerli üreticiler telaşlanır. Yeni başkan seçilmiş olan William McKinley’nin “Amerika Amerikalılarındır” ilkesini benimseyen içe dönük politikasının da etkisiyle, Lumiere operatörleri çok geçmeden ABD’de beklemedikleri engellemelerle karşılaşır. Sokakta çocukların kartopu oynamasını çekmekte olan kameramanları Mesguich, izinsiz çekim yaptığı gerekçesiyle tutuklanır. ABD’ye kanunsuz yollardan sokulduğu gerekçesiyle, gümrükçüler malzemeye el koyar. Yerli üreticiler gazetelere verdikleri ilanlarda sinematografi kötüler, Amerikan yapımı biograph’ın görüntülerinin, sinematograf görüntüleri gibi titreşmediğini öne sürerler. Üstelik “yerli malı” olduğunu vurgulayarak, milliyetçi duyguları harekete aşmak isterler. Lumiere’lerin New York’taki temsilcisi Lafont, çareyi bir transatlantiğe atlayıp ülkesine dönmekte bulur. Lumiere’lerin Amerika serüveni bu nedenle bir yıldan kısa bir vakit içinde sona erer.
Auguste Lumiere, verem, kanser ve farmakoloji gibi tıp konuları araştıran bir hastanede radyoloji departmanı müdürü olarak 1914 yılında tıp mesleğine katıldı. 1928 yılında ise Hayat, Hastalık ve Ölüm adlı bir tıp kitabı yayınlandı.
